yazar-c
*** Üniversitesi 7 Mayıs 2021 tarihinde sosyal medya hesaplarından Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Erdoğan hakkında soruşturma başlatıldığını açıkladı.
Gönderinin paylaşıldığı Instagram hesabı yorumlara kapatılırken, Twitter hesabında ise gönderi büyük bir tepkiyle karşılandı. Bahsedilen açıklamada, “Fikir hürriyeti başkasına, özellikle de hükümete ve onun mensuplarına hakaret etme yetkisi vermez. Fikir hürriyetini bu kapsamda değerlendirdiği anlaşılan şahsa karşı gerekli hukuki süreç başlatılmıştır” ifadeleri yer alıyordu.
*** Üniversitesi’nin soruşturma başlatması sosyal medyada tepkilere neden olurken, #FikirÖzgürlüğüİstiyoruz, #YanındayızMuratErdoğan ,ve #WirStehenanIhrerSeiteMuratErdogan tagları ile Murat Erdoğan’a hem öğrencilerinden hem de akademisyen arkadaşlarından destek gelmişti.
Geçtiğimiz günlerde DAAD News Twitter hesabından :
„ Heute startet die Woche der Meinungsfreiheit. Wir freuen uns auf spannende Tage voller Debatten, Impulse und Austausch zum Thema Meinungsfreiheit! Mehr Infos unter: http://woche-der-meinungsfreiheit.de @boev #MehrAlsMeineMeinung #Meinungsfreiheit “ tweetinin paylaşılmasından sonra yüzler Almanya’ya çevrildi.
Atılan tweetde „ Bugün ifade özgürlüğü haftası başlıyor. İfade özgürlüğü konusunda tartışmalar, etkileşimler ve paylaşımlarla dolu heyecan verici günleri dört gözle bekliyoruz! Daha fazla bilgi için: http://woche-der-meinungsfreiheit.de @boev #MehrAlsMeineMeinung #Meinungsfreiheit “ ifadeleri yer almaktaydı.
Mainz Üniversitesi Çeviri, Dil ve Kültür Bilimleri Dekanı Prof. Dr. Dilek Dizdar, DAAD tarafından atılan bu tweeti şu şekilde yanıtladı „ Lieber DAAD, Sie sollten sich dringend zu den Repressionen an der Deutsch-Türkischen University äußern, an der Sie als Partner beteiligt sind. Wie vertritt die deutsche Seite dort die Meinungsfreiheit? “
„ Sevgili DAAD, ortağı olduğunuz Türk-Alman Üniversitesi’ndeki baskı hakkında acilen fikrinizi belirtmelisiniz. Alman tarafı orada ifade özgürlüğünü nasıl temsil ediyor? “
DAAD tarafından ise beklenen cevap gecikmeden geldi. „ Meinungsfreiheit ist für den DAAD nicht verhandelbar, niemals und nirgendwo. Wir beobachten die aktuellen Entwicklungen an der TDU sehr genau. “
„ İfade özgürlüğü DAAD için hiçbir zaman ve hiçbir yerde müzakere edilemez. TDU’daki güncel gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. “
Beraberinde ise şu tweet atıldı : „ Sie können sich sicher sein, dass wir in direkter Kommunikation mit der Leitung der TDU stehen und unsere Position sehr deutlich machen. Es handelt sich jedoch um eine laufende Angelegenheit, so dass wir zum jetzigen Zeitpunkt keine weiteren Stellungnahmen abgeben können. “
„ TDU yönetimi ile doğrudan iletişim içinde olduğumuzdan ve konumumuzu çok netleştirdiğimizden emin olabilirsiniz. Ancak, bu devam eden bir konudur, bu nedenle şu anda bu konuda başka bir yorum yapamayız. “
Peki son zamanlarda Alman basınında *** üniversitesi nasıl bir konumda? Birlikte inceleyelim.
19 Mayıs 2021 tarihinde Welt gazetesi konuya yönelik „ Türkisch-Deutsche Universität in der Kritik: „Lobbyeinrichtung des Erdogan-Regimes“ başlığı ile bir haber yaptı.
Der Politologe und Türkeiforscher Burak Copur aus Essen kritisiert das Vorgehen der Universität im Gespräch mit WELT scharf. „Statt sich hinter ihren Mitarbeiter zu stellen, leitet das Rektorat eine Untersuchung gegenüber Professor Erdogan ein.“ Dies zeige einmal mehr, dass die Türkisch-Deutsche Universität keine freie Universität im klassischen Sinne, sondern eine „politisierte Lobbyeinrichtung des Erdogan-Regimes“ sei.
Essenli siyaset bilimci ve Türkiye araştırmacısı Burak Çopur, WELT ile yaptığı röportajda üniversitenin yaklaşımını sert bir şekilde “Rektörlük, çalışanlarının arkasında durmak yerine, Profesör Erdoğan hakkında soruşturma başlatıyor.” Bu, Türk-Alman Üniversitesinin geleneksel anlamda özgür bir üniversite değil, “Erdoğan rejiminin siyasallaşmış bir lobi kurumu” olduğunu bir kez daha gösteriyor. ” cümleleriyle eleştirdi.
BMBF (Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı ) ise, akademik özgürlüğün kısıtlanmasından endişe duyuyor. BMBF sözcüsü „ Akademik özgürlük, bir üniversitenin müzakere edilemez, kurucu bir unsurudur. dedi.
20 Mayıs 2021 tarihinde der Tagesspiegel gazetesi ise konuyla ilgili ‘ Politische Repression am Bosporus. Warum die Meinungsfreiheit in deutsch-türkischem Prestigeprojekt bedroht ist‘ (”İstanbul Boğazı’nda siyasi baskı. Bir Alman-Türk prestij projesinde ifade özgürlüğü neden tehdit altında?”) başlığıyla meseleyi gündeme taşıdı. Der Tagesspiegel gazetesindeki haberin içeriğinde Yeşil parlamento grubunun dış kültür politikası sözcüsü Claudia Roth, TDU’daki gelişmelerin derinden endişe verici olduğunu şu sözlerle ifade etti:
„ Die Freiheit der Wissenschaft und der Schutz der Grundrechte ist das zentrale Fundament für die transnationale Bildungs- und Forschungszusammenarbeit zwischen der Türkei und Deutschland und muss ganz selbstverständlich auch an der Türkisch-Deutschen Universität gelten“, sagte Roth, die sich zusammen mit Kai Gehring, dem Grünen-Fraktions-Sprecher für Forschung, Wissenschaft und Hochschule zu dem Thema geäußert hatte.
“Bilim özgürlüğü ve temel hakların korunması, Türkiye ile Almanya arasındaki ulus ötesi eğitim ve araştırma işbirliğinin temel dayanağıdır ve doğal olarak Türk-Alman Üniversitesi için de geçerli olmalıdır.”
Gelen tüm bu tepkilere *** Üniversitesi yönetimi sessizliğini korurken, üniversitenin Alman basınından tepki aldığı ilk olayın da bu olmadığının hatırlanması gerekiyor.
Biliyoruz ki yaşanılan bu olaylar sadece *** Üniversitesine özgü veya tekil vakalar değildir. Özgür bilgi üretimi ve paylaşımının sağlanması için akademinin kişi ve kurumların baskısından bağımsız, eleştirel bir konumda bulunması elzemdir. Bu sebeple, Akademide ve her yerde, insan haklarına saygı duyan bir ifade özgürlüğü anlayışını savunuyoruz ve istiyoruz.
